1941 yılının kışında Pablo PİCASSO Paris’te eski bir evin çatı katında yaşıyordu. Pablo PİCASSO sık sık gestapo tarafından rahatsız ediliyordu. Yahudileri sakladığı gerekçesiyle atölyesini kırıp döküyorlardı. Ama Pablo PİCASSO’nun ölümsüzleşmesine engel olamadılar. Sanatçının atölyesi yine böyle bir baskına uğradığında istenmeyen ziyaretçi orada en ünlü resimlerden birinin kartını buldu. Bu çarpıcı sıra dışı resim (Guernica) İspanya iç savaşında Almanların küçük bir başka kentinde yaptıklarından söz ediyordu.
- Bunu siz mi yaptınız? Diye sordu gestapolar…
- Hayır. Siz yaptınız… Diye cevap verdi Picasso.
Dedi Pablo PİCASSO
Pablo PİCASSO Paris’e 20. yy. Başında dünyaya geldi, inanılmaz hırslı bir gençti. Kendisini parlak bir geleceğin beklediğini biliyordu, ressam ve yontucuların yalnızca aristokratlar ve kralların resimlerini yaptığı döneme sırt çevirdi. Kralın at üstünde tek eliyle atın yularını tuttuğu ve kralın gücünü gösteren resimlerin tersine o hiç bir çekiciliği olmayan çorak toprak üzerinde yürüyen çıplak bir çocuk ve onun eğersiz olan sıska atının resmini yapmayı yeğledi. 1907’de yaptığı “Avignonlu Kızlar” isimli tablosu sanatta bir devrim yaptı. Yüzyıllar boyunca insanları büyüleyen güzel resimler yerine tüm estetik algıları yıkan sıra dışı formlara bıraktı. Ressamın yeni kübik bir anlayışla oluşturduğu bu eser Avrupa sanatında doğru olarak kabul edilen her şeyi yıktı. Güzellik, duygusallık ve incelik hepsi alaşağı edildi. Güzelliği ve inceliği yeterince gördüğünü düşünen Pablo PİCASSO 1910’larda sanat tarihinde yepyeni bir sayfa açtı ve resimlerini deformasyondan çok daha akıl almaz bir anlayışla yaptı.
Yüzyıllar boyunca sanatın temelini oluşturan taklitçiliğe veda etti. Amaç dünyanın iki boyutlu bir kopyasını çıkarmaksa fotoğraf sanatçıları bunu çok daha iyi yapabilirdi. Gerçeği farklı bir bakış açısıyla yani kübizmle yansıtmıştı. Bu yeni akımı anlamak yabancıları için oldukça zordu. Ama karışık şekilsiz formların derinliğinde üç boyutlu gizemli bir gerçek gizliydi. Pablo PİCASSO “Hayır figürleri çarpıtarak ben yüzeysel görüntülerin çok ötesine geçiyorum ve varlığın özüne iniyorum” diyordu. Bu yapıtlar derinliği olmayan insanlara göre değildi. 1920 ‘lerde sıradan insanların umursamadığı bir şey daha vardı; “Dünyanın durumu” Avrupa büyük bir tehditle karşı karşıyaydı. Faşizm her geçen gün biraz daha güç kazanmaya başlamıştı.
Ama bütün kıtaya yayılan nefret dalgası henüz Pablo PİCASSO’nun resimlerine yansımamıştı. Yaşamının bütününü kesik sanat akım ilkelerine karşı savaş vererek geçiren Pablo PİCASSO özgürlükçü biriydi, politikaya ilgisizdi. 1920’lerde kendi içine çekilen ve yalnızca sanatı için yaşayan PİCASSO dışarıdaki sorunlarla ilgilenmiyordu. Resimleri farklı ruhsal yansımaları yansıtıyordu. Ana vatan İspanya’da eski yönetim devrilmiş halk kraliyet ailesinden kurtulmaya karar vermişti. Toplumsal adalet ve politik özgürlüğe dayalı bir düzen kurmak istiyordu. Sekiz yıl süresince İspanya cumhuriyeti bir işkence aracına dönüşüyordu, giderek artan şiddet hareketleri polisin sağ ve sol grupları birbirine düşman ediyor ve geçmiş ile gelecek arasına kopkoyu bir gölge düşüyordu.
Paris’te bu dönemde Fransisco GOYA’nın etkisinde kaldı. Goya sanatı çağdaş anlayış adı altında acımasız bir karabasana dönüştürüyordu. Savaşın iğrençliğini ön plana çıkararak ideal sanat formlarını ve insan vücudunun güzelliğini hastalıklı bir görünüme dönüştürüyordu. Goya bu anlamda Pablo PİCASSO’yu etkiledi. Bu durum Pablo PİCASSO’yu İspanya’nın durumunun içine çekti. İspanya bölünmek üzereydi. Bir tarafta büyük sanayi kentlerinde yaşayan kentli laik insanlar vardı. Bu sosyalist hareketin ve kışkırtıcı anarşistlerin İspanya’sıydı. Diğer tarafta başka bir İspanya daha vardı. Bu çok geniş bir alana dağılmış sefalet içinde yaşayan yoksul köylülerin ispanyasıydı. Katolik kilisesinin yoğun baskısı altında ezilen çaresiz İspanya’ydı. Pablo PİCASSO buna “Siyah İspanya” adını vermişti. Her iki tarafında seçim sonuçlarını kabul etmemesi ve yönetimde hak iddia etmesi sorun yaratıyordu. Hem sağ ve sol hem de eski ve yeni diğerini kendi karşıtı olarak görmüyor yeniden doğan İspanya’nın düşmanı olarak görüyordu. Her biri diğerini ortadan kaldırmak için savaşıyordu. Ama bu böyle devam etmedi.O bu durumdan etkilendi. Sanatçının o dönem çizimlerinde boğa ,at, ışık sürekli görünüyordu. Ürkütücü resimler yapıyordu. Boğa güreşlerinde bazen boğalar, bazen de güreşçiler ölüyordu. Bu imgeler PİCASSO’nun hayal dünyasında gün ışığına çıkıyordu.
General Francisco FRANCO İspanya’yı Marksizm’den kurtarmak için ülkenin yarısını vurmaya hazır olduğunu söylemişti. Bunun için fazla beklemedi. 1936 temmuzunda ordunun asi subaylarından birine ilk ateşi açtı. Bu demokratik olarak yönetime gelen sosyalist liberal yönetime bir saldırıydı. Sosyalistlerden hiç beklemediği bir direnişle karşılaşan general Francisco FRANCO dostlarından yardım istedi Alman hava kuvvetleri ona yardıma hazırdı. En büyük destekçilerinden biri olan Mussolini, Francisco FRANCO’ ya bir İtalyan birliği gönderince General Francisco FRANCO’nun bütün İspanya’yı ele geçirmesi için hiç bir neden kalmadı. İspanya iç savaşı İtalyan faşistleri ve Alman Nazileri için demokrasi ve sosyalizme karşı kendi ülkelerinde de vermek. Zoruna kalacakları savaşın hazırlığıydı. İç savaş çok acımasızdı. Francisco FRANCO’nun ordusu bütün İspanya’yı kasıp kavuruyordu. Demokratik hükümeti savunanları bozguna uğratıyordu.
Bu sırada bir şarapnel Prado müzesinin savunmasını yardı. Burası İspanya’nın değerli sanat koleksiyonlarının merkeziydi. Pablo PİCASSO bunu kendine yapılmış bir saldırı olarak kabul etti. Kübizmin babası büyük çağdaş ressam bir anda kendi kültür mirasını sahiplendi. Goya başta olmak üzere bütün İspanyol ustaları savaşın getirdiği yıkım uzaktan büyük bir üzüntüyle izliyordu. Pablo PİCASSO’ ya Prado müzesinin müdürlüğü teklif edildiğinde bunu düşünmeden kabul etti ve Cumhuriyetçileri desteklediğini açıkça ilan etti. 1937’de o yaz Paris’te yapılacak olan dünya sanat fuarında İspanyol standından sorumlu olan bir grup Pablo PİCASSO’yu ziyaret etti ve ona kendisiyle aynı politik görüşü savunan insanlar için bir resim yapıp yapmayacağını sorduklarında hiç düşünmeden evet dedi. Pablo PİCASSO atölyesine kapanıp kendisini çalışmaya verdi. Bu arada İspanya’nın kuzeyinde Bilbao’nun yaklaşık 20 km uzağında olan Guernica kentinde pazarda bulunan 7 bin insanın üzerine bir Alman uçağı altı bomba bıraktı. Onun ardından gelen Alman ve İtalyan uçakları ardı ardına attıkları bombalarla bütün kenti cehenneme çevirdiler.
O akşam savunmasız olan kente 5000 den fazla bomba atıldı. Pilotlar kendilerini evlerden tarlalara atan insanları makineli tüfeklerle yaylım ateşine tuttu. Bütün bunlardan sonra başlayan yangın bombası yağmuru kenti yakıp yok etti. Bu bombardıman sonrasında 1.645 kişi öldü ve yüzlercesi yaralandı. Guernica’da askeri hedef olarak hiçbir şey yoktu. Zaten bu saldırının amacı hiç beklenmedik bir anda halkı vurup yok etmek değildi, Faşistler dünyaya bunu yapabiliriz diye mesaj vermişti.
Binalar yıkılmış kent harabeye dönüşmüştü, enkaz yığınları sokakları geçilmez bir alana dönüştürmüştü. Pablo PİCASSO bu durumdan etkilendi. 1 Mayıs 1937’de resme başladı. Önce birçok taslaklar yaptı. Yasalı at, güçlü boğa, ölü bebekler dehşete kapılmış anne figürleri çizdi. Pablo PİCASSO sonunda tuval üzerinde çalışmaya başladı. Resminde başlangıçta ümit ve direniş sembolleri varken Guernica’nın derinine indikçe onarın yerine karanlık ve ölüm aldı. Resimdeki figürlerin tamamı bir mekan içerisine yerleştirilmiş karanlık bir geceyi koyu bir zeminle anlatmış resmin sağ tarafında enkaz altında kalan figür çaresiz acılar içinde ve kapı açık ama karanlık ve umutsuzluğa parcalanmış cesetler kollar başlar uçuşan yüzler yaralı atın merkezinde tuvalde bir yırtık açmıştı. Boğa beyaz ve siyah olarak ikiye bölünmüş İspanya sembolize edilmişti. Ölü çocuk ve acı çeken anne, parçalanmış mekan ve bedenler çiziyor Pablo Picasso savaşın kütüğüne karşı koyuyordu.
Guernica güzel bir resim değildir ve estetik bir kaygıyla yapılmamıştır. Onun amacı gerçeği göstererek bizlerde derin bir yara açmaktır. Guernica Paris sanat fuarında fırtınalar koparmadı. Can sıkıcı bir resim dediler. Eleştirmenler konuşmaktan kaçınıyordu. İspanya ve diğer ülkelerden gelen sol ziyaretçiler erkeksi görünümlü emekçilerin kahramanlıklarını ya da yeşil suratlı adamların zorbalıklarını görmek istiyorlardı. Ama umduklarını bulamadılar. Pablo PİCASSO bu resimden sonra büyük bir değişim geçirdi. Artık resimlerinin polisin bir amacı olduğuna inandı.
Guernica 30 yıl New York Modern Sanatlar Müzesi’nde sergilendikten sonra İspanya’ya geri getirildi. Şu anda Madrid’de sergileniyor.
Derlemedir.
Ali AK
Comments